Ülkemizin seçkin bilim insanlarından oluşan Bilim Kurulu üyelerinin hiçbir karşılık beklemeksizin yoğun çalışmaları, bu sürecin yönetilmesinde önemli katkı sağlamıştır. Kurulumuz düzenli olarak toplanmakta, bilimsel gelişmeleri ve ortaya çıkan yeni durumları değerlendirmektedir. Bilim insanlarımız korunma, tanı, takip ve tedavi konularında görüşlerini paylaşmakta; rehberler, kılavuzlar ve algoritmalar hazırlayarak mücadeleye yol göstermektedir.
Ülkemizin de içinde olduğu birçok ülke, aşı geliştirme çalışmaları için tüm bilimsel birikimlerini ve maddi kaynaklarını seferber etmiştir ve salgına karşı daha etkili bir korunma sağlayabilmek için çaba göstermektedir.
Daha önce kamuoyu ile paylaşıldığı gibi farklı aşı çalışmalarını yakından takip ediyor ve olabilecek en erken dönemde, etkili ve güvenli olduğu kanıtlanmış aşılara ulaşmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bir inaktif virüs aşısının temini için sözleşme imzalamış durumdayız. Bir mRNA aşısı için de görüşmelerimiz devam ediyor.
Önümüzdeki günlerde uygulamaya başlanacak aşılar ile birlikte salgına karşı korunmada elimiz daha fazla güçlenecek ve diğer tedbirlerle birlikte salgına karşı başarılı sonuçlar almamız mümkün olacaktır. Aşılar konusunda bilimsel gerçeklikten uzak tartışmalar, kazanmayı umduğumuz mücadelede gücümüzün kırılmasından başka fayda sağlamamaktadır. Gerek bilim insanlarımız, gerek Bakanlığımız aşının menşei ile değil, güvenliliği ve etkililiği ile ilgilenmektedir. Bu nedenle, aşılar konusunda verilecek kararları ve atılacak somut adımları, geliştirilen aşıların kısa ve uzun dönem güvenliliği ile etkililiği belirleyecektir.
Şu anda teminine en yakın olduğumuz üç aşıdan birisi olan, sözleşme imzaladığımız aşı ile ülkemizde geliştirilen aşılardan ilk klinik çalışmalara ulaşan aşı “inaktif” diye bilinen aşılardır. İnaktif aşılar, farklı hastalıklar için uzun yıllardır ülkemizde uygulanmakta olan ve uzun dönem güvenlilikleri bilinen aşılardır. Aşıların temini sonrasında uygulanmasına yönelik olarak lojistik imkanlarımız ve alt yapımız hazır durumdadır.
Temin etmek üzere olduğumuz diğer aşı ise mRNA aşısıdır ve genetik yoldan etki eden ve daha kısa sürede üretilebilen bir aşıdır. mRNA aşıları insanlarda yeni uygulanan bir teknoloji ile hazırlanmaktadır. Çalışmalarda kısa dönem başarılı sonuçlar alınmıştır. Türkiye’nin standartlarına uygun olabilecek diğer alternatif aşılar için de görüşmelerimiz devam etmektedir.
Sözleşme yaptığımız aşının ilk kısmının Türkiye’ye 11 Aralıktan sonra gelmesi beklenmektedir. Aşılar geldiğinde öncelikle uluslararası akredite Halk Sağlığı ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Laboratuvarları tarafından, ülkemize ithal edilen tüm aşılarda da uygulanmakta olan incelemeler yapılacaktır. Bu incelemelerde aşının güvenlilik testlerinin olumlu çıkması ve sonuçlanmakta olan Faz 3 çalışmalarının erken sonuçlarının açıklanmasını takiben veriler, TİTCK tarafından değerlendirilecek ve ülkemiz standartlarına uygun bulunduğu takdirde erken kullanım izni verilecektir. Aşıların uygulanmasına bu aşamadan sonra geçilecektir.
Ülke olarak önceden hazırlıklı olmanın gayreti içindeyiz. Bilim Kurulumuz aşılama stratejisi üzerindeki çalışmalarını yürütmektedir. Riskli grupların tespiti ve önceliklendirilmesi, yoğun hasta yükü altında tüm enerjisini harcamakta olan sağlık personelimizin aşılama kampanyasında yeniden organizasyonu, lojistik yönetimi dahil detaylı bir planlama yapılmaktadır.
Aşı dağıtım planlamasında DSÖ tarafından dikkat çekilen insan hakları, eşitlik, adalet ve meşruiyet çerçevesinde bir dağıtım çerçevesinin oluşturulmasına çalışılmaktadır. Bu çerçevenin temelini oluşturan etik ilkeler arasında maksimum fayda sağlanması, sağlık eşitsizliklerinin azaltılması, aşının adil, şeffaf ve kanıta dayalı dağıtılmasının sağlanması bulunmaktadır.
Bilim Kurulumuzca çeşitli nüfus grupları arasında enfeksiyon kapma, ölüm oranı, olumsuz toplumsal etki riski gibi unsurlar göz önüne alınarak genel öncelikler belirlenmektedir. Bu önceliklere göre aşılama çalışmalarının dört aşamada yürütülmesi planlanmaktadır.
İlk aşamada sağlık çalışanları, 65 yaş üstü vatandaşlarımız ile yaşlı, engelli, koruma evlerinde kalanlar gibi toplu ve kalabalık yerlerde yaşayan yetişkinler aşılanacaktır.
İkinci aşamada toplumun işleyişi için gerekli sektörlerde ve yüksek riskli ortamlarda bulunan ve kritik işlerde çalışan kişiler ile 50 yaş ve üzeri en az bir kronik hastalığı bulunan kişiler aşılanacaktır.
Üçüncü aşama, 50 yaş altı en az bir kronik hastalığı bulunan vatandaşları, genç yetişkinleri, ilk iki grupta yer almayan sektör ve mesleklerde çalışanları kapsamaktadır.
Dördüncü ve son aşamada ise ilk üç grubun dışında kalan tüm bireyler aşılanacaktır.
Gelişmeler beklediğimiz yönde olumlu seyrederse Türkiye, dünyada aşılama çalışmalarına erken dönemde başlayan ilk ülkelerden biri olacaktır. Ancak aşının mücadele gücümüzü artıracağını; kısıtlamalara ve mevcut tedbirlere hassasiyetle uymamız, en küçük bir ihmale fırsat vermememiz gerektiğini hatırlatmak isteriz. Normal hayatımıza dönebilmenin anahtarı ülke olarak birlikte davranmamıza, bütün tedbirleri hep birlikte titizlikle uygulamamıza bağlıdır.
Dr. Fahrettin Koca
T.C. Sağlık Bakanı