Sağlık Bakanlığının 2025 yılı bütçesi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda kabul edildi.
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin görüşmeleri kapsamında TBMM Genel Kuruluna hitap etti.
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, konuşmasında şunlara yer verdi:
Afetlerde ve COVID-19 Salgını Krizinde Dünyaya Örnek Olduk
“2002 yılından itibaren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde sağlık sistemimizde büyük bir değişim ve gelişim gerçekleştirdik. AK Parti hükümetleriyle Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı hayata geçirdik. Başta ‘Asrın Felaketi’ (Kahramanmaraş Depremleri) olmak üzere son dönemde yaşadığımız tüm afetlerde ve onun öncesinde küresel COVID-19 salgını krizinde dünyaya örnek olduk. Pandemi (COVID-19) döneminde gelişmiş ülkelerde sağlık hizmetleri kesintiye uğradı. Sözde demokrasi ve insan hakları ihraç eden ülkelerin birbirlerinin sağlık malzemelerine el koyacak kadar, yoğun bakıma hasta seçecek kadar, yaşlılarını ölüme terk edecek kadar çaresiz kaldıklarına hep beraber şahit olduk. Aynı dönemde biz, kesintisiz şekilde tüm vatandaşlarımıza sağlık hizmetlerimizi sunduk, ihtiyaç sahibi devletlere de yardım eli uzattık.”
Sağlık Hizmetlerinden En Üst Seviyede Memnuniyet Elde Eden Ülkeyiz
“Sağlık Bakanlığı bütçesi kapsamında söz alıp katkı sunan ve eleştiride bulunan milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Ancak bazı eleştirilerde sağlık sistemimizin büyüklüğünü, kapsayıcılığını ve erişilebilirliğini göz ardı eden yaklaşımlar da gördük. Bakın, ben size sağlıkta sadece bir günümüzü anlatayım: Türkiye’de bir günde 2 milyon 800 bin muayene, 18 binden fazla ameliyat ve 500 binden fazla radyolojik görüntüleme hizmeti gerçekleştiriyoruz. Her gün 3 milyondan fazla vatandaşımıza sağlık kuruluşlarımızda hizmet veriyoruz. Bu sayı böyle ifade edilince dile kolay geliyor. Ancak dünyada 60 ülkenin nüfusu 3 milyondan daha az. Dolayısıyla sağlık hizmeti sunduğumuz vatandaş sayımız bile başlı başına takdir edilmesi gereken bir husustur. Bugün bütün dünyada; yaşlanan nüfus, kronik hastalıklar, sağlık personeli eksikliği, sağlık sistemlerine yetersiz yatırım, COVID-19 sonrası bitkinlik gibi nedenlerle sağlık hizmetlerinin sunumunda ciddi zorluklar yaşanıyor. Avrupa’nın birçok ülkesinde sağlık hizmetine erişmek için, ameliyat olabilmek için aylarca yıllarca bekleniyor. Bunları Avrupa’nın ne kadar kötü durumda olduğunu anlatmak için söylemiyorum. Türkiye’nin sağlık hizmetlerinin ne kadar kapsayıcı ve erişilebilir durumda olduğunun anlaşılması için ifade ediyorum. Elbette bizim de zaman zaman belirli zorluklarla karşı karşıya kaldığımız oluyor. Ancak ülkemizin nüfus büyüklüğü ve günlük sağlık hizmeti kapasitemiz dikkate alındığında dünyada örnek gösterilen bir noktada olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Tüm bu hizmetleri sunarken de kaynaklarımızı son derece verimli ve başarılı şekilde kullanıyoruz. OECD ve Avrupa Komisyonu Raporlarında, sağlık harcamalarına göre sağlık hizmetlerinden en üst seviyede memnuniyet elde eden ülke olma özelliğimizi koruyoruz.”
Bugün 1,5 Milyon Sağlık Çalışanımız Var
“Bugün geldiğimiz noktayı ve gelecek hedeflerimizi doğru ifade edebilmek adına; 2002 yılında hangi noktadaydık, 2024 yılında hangi noktaya ulaştık, neleri başardık, bunu doğru ortaya koymamız gerekiyor. Öncelikle şunu ifade edeyim: Sağlık ailemiz her geçen gün güçleniyor. 2002 yılında toplam 379 bin sağlık çalışanımız vardı, bugün bu sayı 1,5 milyona ulaştı. Bakanlığımıza bağlı kurumlardaki sağlık çalışanı sayısı 2002 yılında sadece 257 bindi, bugün biz bu sayıyı 873 bine çıkarttık. 92 bin olan hekim sayımızı geçtiğimiz 22 yılda 222 bine çıkarttık. 2002 yılında 114 bin ebe ve hemşiremiz hizmet verirken bugün 327 bin ebe ve hemşiremiz hizmet veriyor. Hekim, hemşire ve ebe sayımızdaki artış hızımız AB ve OECD ülkelerinin çok üzerindedir.”
Nitelikli Yatak Sayımızı 20 Kat Artırarak 141 Binin Üzerine Çıkarttık
“Son 22 yılda sağlık altyapı yatırımlarımıza büyük önem verdik. Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘hayalim’ dediği, Sağlıkta Türkiye Yüzyılı’nın fiziki şaheserleri olan Şehir Hastaneleri vizyonunu hayata geçirdik. Hastanelerimizin ortalama yaşı 49 yıldı. Son 22 yılda hastanelerimizin yüzde 80’ini yeniledik veya yeniden inşa ettik. Böylece, hastanelerimizin ortalama yaşını 13 yıla kadar düşürdük, düşürmeye de devam ediyoruz. Mevcutta sahip olduğumuz 172 bin yatak kapasitemizin 144 binini AK Parti döneminde yenilenen hastanelerimizle elde ettik. Ayrıca yataklı servislerimizde çok önemli bir dönüşüm gerçekleştirdik. 8-10 hastanın kaldığı, tuvalet ve banyosu olmayan koğuş sistemini geride bıraktık, tek ve iki kişilik oda sistemine geçtik. Bakınız, detayları sizlerin huzurunda Aziz Milletimizle de paylaşayım: 2002 yılında kamu hastanelerinde 7 binden az nitelikli yatak vardı. Bugün itibarıyla nitelikli yatak sayımızı -yani tek veya çift kişilik odalardan bahsediyorum- tam 20 kat artırarak 141 binin üzerine çıkarttık.”
Veriler Ülkemizin Sağlık Altyapısının Ne Kadar Güçlü Hâle Geldiğini Gösteriyor
“Birileri sağlık altyapımıza dair haksız ithamlarda bulunurken ben de sizlere uluslararası bazı kıyaslamalarla gerçekleri aktarmak istiyorum: Erişilebilirlik, sağlık sistemlerindeki en temel parametrelerden biridir. Bakın, bugün ülkemizde yıllık kişi başına hekime müracaat sayısı 11,4’tür. Bu oran Avrupa Birliği’nde 6,7; OECD genelinde ise 6,4’tür. Yani bizim vatandaşlarımız, gelişmiş ülkelerdeki kişilere göre hekime çok daha kolay ulaşıyor. Gelelim diğer bir parametreye; 37 hafta altı olarak doğan bebekler prematüre olarak adlandırılıyor. Dünyada bu şekilde doğan her on bebeğin biri maalesef hayatını kaybediyor. Buna karşılık biz, prematüre bebeklerimizin yüzde 95,2’sini hayatta tutmayı başaran, bu bebekleri yaşatabilen sağlık çalışanlarına ve sistemine sahibiz. Yeri gelmişken yoğun bakım kapasitemize de değinmek isterim: 2002 yılında sadece 869 olan yoğun bakım yatak sayımızı son 22 yılda 28 kat artırarak 25 bine çıkarttık. Bugün Avrupa Birliği’nde yüz bin kişiye 19,6 yoğun bakım yatağı düşerken ülkemizde bu rakamı 38,4’e yükselttik. Bu veriler, ülkemizin sağlık altyapısının ne kadar güçlü hâle geldiğini gösteriyor.”
Türkiye 90 Puanla Nüfus Büyüklüğüne Göre Birinci Sırada Bulunuyor
“Acil sağlık hizmetlerinde de adeta çağ atladık. Sadece ambulans sayısında gelinen noktayı dikkatinize sunmak istiyorum: 2002 yılında ambulans sayımız 618 iken, bugün 5 bin 668 ambulans ile hizmet veriyoruz. Envanterimize kazandırdığımız 16 hava aracı ile acil durumlarda vatandaşlarımıza hava ambulans hizmeti vermekteyiz. Sadece 2024 yılında 6,5 milyon vatandaşımızı ambulanslarımızla sağlık tesislerimize naklettik. Üstelik bütün bu hizmetleri de vatandaşlarımıza ücretsiz olarak sunuyoruz. Türkiye olarak son 22 yılda sağlığın dijital dönüşümü kapsamında da çok önemli mesafeler katettik. Devreye aldığımız teknoloji, altyapı, yazılım ve uygulamalar Türkiye’de dijital dönüşümün öncüsü oldu. Bugün sadece e-Nabız’ı 76 milyondan fazla vatandaşımız aktif olarak kullanıyor. Günlük 1 milyon 300 bin vatandaşımız MHRS sistemini kullanarak hastanelerimizden randevu alabiliyor. İlaç Takip Sistemimizde kayıtlı 12 binden fazla ilaç türü bulunuyor, 35,5 milyar kutu ilaç sistem üzerinden takip ediliyor. Bakın, gelinen aşama uluslararası raporlarda da takdir ediliyor: Avrupa Komisyonunun 2024 yılında yayınladığı e-Devlet Ölçütü raporuna göre Avrupa Birliği ortalamasının 67 puanolduğu ‘sağlık’ kategorisinde, Türkiye 90 puanla 4. sırada, nüfus büyüklüğüne göre birinci sırada bulunuyor.”
Üreten Sağlık Modeli ile “Sağlıklı Türkiye Yüzyılı Programı”nı Hayata Geçiriyoruz
“Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte Türkiye’nin sağlık hizmetlerinde geldiği noktayı ve sahip olduğu kapasiteyi bu şekilde ortaya koymuş olduk. Peki, bununla yetinecek miyiz? Elbette ki hayır! Cumhur İttifakımızdan aldığımız güçle, milletimize olan sorumluluklarımızı en iyi şekilde yerine getirebilmek için çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği şekilde; Koruyan, Geliştiren ve Üreten Sağlık Modeli ile ‘Sağlıklı Türkiye Yüzyılı Programı’nı hayata geçiriyoruz. Peki, bu başlattığımız yeni dönemin temel başlıkları ve hedefleri nelerdir? Vaktim el verdiğince onlardan da bahsetmek istiyorum. Öncelikle, Üreten Sağlık Modelimizden söz edeceğim: Yeni dönemde ülkemizin ekonomik büyümesine ve kalkınmasına katkı sunacak, marka ve katma değer oluşturacak Üreten Sağlık Modeli’ni devreye alıyoruz. Millî sağlık teknoloji hamlemizin lokomotifi olacak yeni TÜSEB vizyonumuzla ‘fikirden ürüne’ giden bir ekosistem inşa ediyoruz.”
İlk Önemli Adımı Teknoloji Transfer Ofisleri Kurarak Atıyoruz
“Bakın, buraya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum: Üreten Sağlık Modelimiz, ülkemizin sağlık alanında yeterliliğini ve sürdürülebilirliğini en üst seviyeye taşıyacağımız, kendi ihtiyaçlarımızı karşıladığımız gibi dünyaya teknoloji ve ürün ihracı yapabileceğimiz çok büyük bir adım olacak. Bunu yaparken ülkemizin yetişmiş insan gücüne, akademisyenlerimize, hocalarımıza, sanayicilerimizin üretim kapasitesi ve girişimciliğine, devletimizin ve bakanlığımızın sahip olduğu kabiliyetlere ve tecrübeye sonuna kadar güveniyoruz. AR-GE ve üretim süreçlerini planlıyor; bilgi, deneyim ve finansal destek veriyoruz. Bu amaçla ilk önemli adımı Ankara Etlik, Ankara Bilkent ve Başakşehir Çam ve Sakura’dan başlamak üzere Şehir Hastanelerinde Teknoloji Transfer Ofisleri kurarak atıyoruz. Bu sayede, başta hekimlerimiz olmak üzere uygulamanın içerisinde olan ve ihtiyaçları en iyi bilen sağlık çalışanlarımızı sürece dahil ediyoruz. Bundan böyle bir fikirle kapımızı çalan her sağlık çalışanımıza, patentten hukuki yardıma, AR-GE’den finansal desteğe kadar her türlü katkıyı sunacağız. Onları sanayicilerle de üreticilerle de biz buluşturacağız. Artık sanayicinin kapımızı çalmasını beklemeden biz gidip ziyaret ediyoruz. Üretim kapasitelerini yerinde görüyor, hangi adımları birlikte atabiliriz onu planlıyoruz.”
AR-GE Desteğini 2025 Yılında İki Katına Çıkarıyoruz
“Burada önemli bir çalışma daha yürütüyoruz. Ülkemizin hâlen ithal etmek durumunda kaldığı tıbbi cihaz ve ilaçlardan en yüksek miktarda ve en yüksek bedellerle temin ettiğimiz ürünleri tek tek çalıştık. Buradaki hedefimiz, doğru eşleştirmelerle üniversite, sanayici ve TÜSEB buluşmasını bir an önce sağlayarak dışa bağımlılığı minimize etmektir. Tanı ve teşhis ürünleri, tıbbi cihaz ile aşı ve ilaç geliştirme projelerini destekliyoruz. Bu kapsamda vermiş olduğumuz AR-GE desteğini 2025 yılında iki katına çıkarıyoruz. Nadir hastalıkların tanısında büyük önem taşıyan genom merkezimizde örneklem sayımızı son iki ayda üç katından fazla artırdık. Böylelikle tanısı konulamayan nadir genetik hastalıkların tanısını koyabilir hâle geliyoruz. Türkiye Ulusal Genom Projesi kapsamında ülkemizde kanser ve nadir hastalıklar başta olmak üzere gen tedavilerine erişim, yeni tedavi yöntemleri geliştirme ve nitelikli insan kaynağı konularında birleştirici bir sistem geliştiriyoruz. Yine sahip olduğumuz büyük sağlık verimizi bilim dünyamızla paylaşıyoruz. Böylelikle bu verilerin sağlık teknolojilerinin ve yeni ürünlerin gelişmesine hizmet etmesini ve uluslararası rekabette yerli bilişim sektörümüzün etkin güç hâline gelmesini amaçlıyoruz.”
Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerimizi Güçlendirmeye Devam Edeceğiz
“Plan ve Bütçe Komisyonunda da ifade etmiştim: Biz ‘Sağlık Bakanlığı’yız, ‘hastalık bakanlığı’ değil. Vatandaşlarımızın hastalanmadan sağlıklı kalmaları için çalışıyoruz. Bakanlığımız elbette tedavi edici sağlık hizmeti sunuyor. Ancak biz, önceliğimizin koruyucu sağlık hizmeti olması gerektiğine inanıyoruz. Vatandaşımızın sağlığa eriştiği ilk kapının, aile hekimliği olmasını istiyoruz. Bu nedenle sağlık sistemi içerisinde aile hekimliğinin daha işlevsel hâle getirilmesi için çalışıyoruz. Yeni yönetmelikle hedeflediğimiz de tam olarak budur. Peki, bu yeni yönetmeliğe neden ihtiyaç duyduk? İstedik ki aile hekimi ile sağlık sorumluluğunu taşıdığı nüfus arasındaki bağ daha da kuvvetlensin. Vatandaşlarımız aile hekimini tanısın, aile hekimlerimiz hizmet ettiği komşularını tanısın. İstedik ki vatandaşlarımızın sağlığı hastalanmadan korunsun. Alacağımız önleyici ve koruyucu tedbirlerle halk sağlığı muhafaza edilsin. İstedik ki vatandaşımız doğru yerde, doğru zamanda, etkin tedaviyi alarak şifa bulsun. İstedik ki kronik rahatsızlıkları bulunan vatandaşlarımızın hastalıkları etkin şekilde takip edilsin. İstedik ki küresel sağlık sorunu hâline dönüşmüş antibiyotik direncini ülkemizde en aza indirelim, mümkünse ortadan kaldıralım. İstedik ki aile hekimliği ile hastaneler arasında kuvvetli bir bağ ve entegrasyon kurulsun, aile hekimimiz sadece vatandaş kendisine geldiğinde değil, onun hastanedeki tedavi süreçleriyle ilgili de etkin bir rol alsın. Tüm bunları hayata geçirirken de aile hekimlerimizin mevcuttaki haklarında hiçbir şekilde geriye gidiş olmasın, onları motive edecek ilave teşvik mekanizmaları yürürlükte olsun. İşte, 30 Ekim 2024 tarihli Yeni Aile Hekimliği Yönetmeliğimiz ile de tam olarak bunları hedefledik. Bakmayın siz birilerinin ‘aile hekimi bundan sonra ilaç yazamayacak, vatandaş hastaneye giderse aile hekiminin maaşı kesilecek’ gibi yalan yanlış iddialarına. Bir kere şunu açıkça ifade edeyim: Biz, görevinin sorumluluklarını yerine getiren aile hekimlerinin mevcutta sahip olduğu maaş ve teşvik ödemelerinde hiçbir surette kesintiye gitmedik ve de gitmeyeceğiz. Tam aksine, yeni ilave teşvik mekanizmaları getirdik. Aile hekimlerimize verdiğimiz teşvik ödemelerini üç kat artırarak 14 bin 800 TL’den 44 bin 600 TL’ye çıkarttık. Elbette bu yeni ilave teşvikleri getirirken bunları belirli kriterlere bağladık. Aile hekimlerimiz ve vatandaşlarımız için son derece samimi ve yapıcı bir tutumla çıkarttığımız bu yönetmeliğin sahadaki uygulamasını da aynı hassasiyetle takip edeceğimizi bilmenizi isterim. Birinci basamak sağlık hizmetlerimizi güçlendirmeye devam edeceğiz. Buradan vatandaşlarımıza ve sağlık çalışanlarımıza yeni bir müjde vermek istiyorum. 2025 yılında bin yeni Aile Sağlığı Merkezi açacağız. Mahalle kültürünü yaşatacak, kurumsal kimliğe yansıtacak çok güzel Aile Sağlığı Merkezi projeleri hazırladık. Yeni yılla birlikte bunları hızla inşa edeceğiz. Hâlen ülke genelinde 269 Sağlıklı Hayat Merkezimiz var. Bu merkezlerimizde beslenme danışmanlığından kanser taramalarına, sigara bırakma polikliniklerinden çocuk ve ergen sağlığına kadar 16 farklı alanda hizmet veriyoruz. Önümüzdeki dönemde yüz adet Sağlıklı Hayat Merkezini daha hizmete almayı hedefliyoruz.”
‘İnsanlıktan Nasibini Almamışlar Çetesi’ Koordineli ve Özenli Çalışmayla Çökertildi
“Yenidoğan konusuna da kısaca değinmek istiyorum. Biliyorsunuz, konuyu tüm detaylarıyla Plan ve Bütçe Komisyonunda açıklamıştım. Öncelikle bir kez daha vurgulayacağım: Bu ‘insanlıktan nasibini almamışlar çetesi’ bizim gayretimizle; sağlık müdürlüğü, emniyet teşkilatı ve yargı mercileri arasında koordineli ve özenli çalışmayla çökertildi. Denetimlerimizde sıra dışılığı fark eden ve CİMER ihbarıyla daha somut bir hâl alınca konuyu adli bir operasyona dönüştüren biziz. Bakın, bu kadar teknik takibi yapan bu devletin savcıları, bu devletin emniyet mensupları. Bu kadar denetimi gerçekleştiren bu devletin sağlık personeli. Bakmayın siz bugün birilerinin operasyon yapıldıktan altı ay sonra ortaya çıkıp iddianamenin aleniyet kazanmasının üzerinden iki ay geçtikten sonra, tüm tape kayıtları ve dijital materyallerden elde edilen bulgular kamuoyuna yansıdıktan sonra sanki konuyu kendileri ortaya çıkarmışlar gibi sözde kahramanlık yapanlara. Madem ellerinde bilgi belge vardı, iddianame yayımlanana kadar akılları neredeydi, bu bilgileri neden kendilerine sakladılar? Neden savcılarla, yetkili makamlarla paylaşmadılar? Bir kere daha altını çizerek ifade etmek istiyorum: Hekimliğin temel misyonu hayatı korumaktır. Meslek ahlakı ve vicdanından zerre taviz vermeyen bir hekimin ölümlere seyirci kalması mümkün değildir. Bu ‘insanlıktan nasibini almamışlar çetesi’ne bakarak tüm sağlık sistemini ve çalışanlarını töhmet altında bırakmak vicdansızlık değil midir? Soruyorum sizlere: 1,5 milyon sağlık çalışanının bulunduğu bir ülkede üç beş vicdansızın, hırsızın, uğursuzun yüzünden hasta-hekim arasındaki güven ilişkisine zarar verilmesi hangimize katkı sağlar?”
Genel Kurulda, bütçe üzerindeki konuşmaların ardından soru-cevap bölümüne geçildi.
11 Aralık 2024 Çarşamba günü yapılan 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerinde, T.C. Sağlık Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kurumların 2025 yılı bütçeleri kabul edildi.
© 2024 T.C. Sağlık Bakanlığı Tüm hakları saklıdır.