Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Güçlü, etkin, modern ve iyi işleyen bir sağlık sisteminin kıymetini Kovid-19 salgını süreci başta olmak üzere son yıllarda pek çok kez gördük. İki yıl boyunca tüm dünya ile birlikte ülkemizi de etkileyen, milyonlarca insanın hayatını kaybettiği bu salgın, her ne sebeple olursa olsun sağlık yatırımlarının asla ihmale gelemeyeceğini bize göstermiştir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı kapsamında Sağlık Bakanlığınca Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen iftar programında, 81 ilden gelerek programa katılan sağlık çalışanlarını selamladı, ramazanlarını tebrik etti.
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da ebedi azaptan kurtuluş olan ramazanın hayırlara vesile olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vazife esnasında şehit düşenler başta olmak üzere hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına rahmet dileyerek, "Hastalara şifa, dertlilere deva olabilmek için ülkemizin dört bir yanındaki sağlık kuruluşlarımızda fedakarca görev yapan 1 milyon 300 bini aşkın sağlık personelimiz var. Bu sağlık ordumuzun her bir mensubuna ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum." ifadesini kullandı.
"Son asrın en büyük sağlık krizini başarıyla yönettik"
Sağlık personelini, "İnsanın kendini en çok çaresiz hissettiği, yardıma, umuda en çok ihtiyacı olduğu zamanda imdada koşanlar." olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sağlıkçılar dışında hayatının her anında Rabbimizin şafi esmasına şahit olan, halik esmasına şahitlik eden başka bir meslek grubu bulunmuyor. Aynı şekilde kendinin, evinin, çocuklarının rızkını kazanırken sağlık personelimiz kadar dua alan bir başka kimse de yoktur. Elbette rahat hayat sürmek için maddi imkanlar önemlidir ama canı yanan, yakalandığı hastalıktan kurtulmak için umut arayan bir hastanın şifa bulmasına vesile olmanın yeri asla doldurulamaz. Sizler işte böyle ulvi ve manevi yönü yüksek bir vazifeyi icra ediyorsunuz. Rabbim hepinizden razı olsun. Biz de yolumuz hastaneye her düştüğünde Kanuni Sultan Süleyman'ın şu veciz sözündeki hikmetin sırrına bir kez daha özellikle ulaşıyoruz; Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Evet, şu dünyada sağlıktan, bir nefes sıhhatten daha değerli bir nimet, daha büyük bir mutluluk olmadığının hepimiz farkındayız. O büyük sultan devletin tüm imkanlarını bir sağlıklı nefese feda edebileceğini söylüyor."
Sağlık kadar sağlık hizmetine ulaşım imkanlarının da çok önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Güçlü, etkin, modern ve iyi işleyen bir sağlık sisteminin kıymetini Kovid-19 salgını süreci başta olmak üzere son yıllarda pek çok kez gördük. İki yıl boyunca tüm dünya ile birlikte ülkemizi de etkileyen, milyonlarca insanın hayatını kaybettiği bu salgın, her ne sebeple olursa olsun sağlık yatırımlarının asla ihmale gelemeyeceğini bize göstermiştir. Türkiye, kimi çevrelerin art niyetli eleştirilerine rağmen 2002'den bu yana sağlık altyapısına yaptığı devasa yatırımların karşılığını Kovid-19 salgını döneminde fazlasıyla almıştır. Sizlerin de olağanüstü gayretleriyle son asrın en büyük sağlık krizini başarıyla yönettik. Bize örnek gösterilen Batılı ülkelerin bile baş etmekte aciz kaldığı bu zor dönemi hamdolsun biz devletimizi vatandaşına karşı mahcup edecek hiçbir duruma mahal vermeden suhuletle geride bıraktık." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sağlık altyapısında dünyada Türkiye'nin eline su dökecek ülke olmadığını bugün herkesin kabul ettiğini belirterek, "Hatta öyle bir seviyeye ulaştık ki artık bizim hastalarımız dışarıya gitmiyor, Avrupa'sından Amerika'sına, dünyanın onlarca farklı ülkesinden insanlar artık şifalarını Türkiye'de arıyor, Türkiye'deki hastanelerde arıyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı kapsamında Sağlık Bakanlığınca Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen iftar programında, geçen yıl 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinde de sağlık altyapısının gücüne şahitlik ettiklerini söyledi.
Depreme dayanıklı şekilde yeniden inşa ettikleri veya şehirlere sıfırdan kazandırdıkları sağlık tesislerinin depremden sonra adeta elleri, ayakları, her şeyleri haline geldiğini kaydeden Erdoğan, "Özellikle şehir hastanelerimiz hem salgınla hem de deprem felaketiyle mücadelenin sembolü haline geldi. Bugüne kadar toplamda 36 bin 300 yataklı 24 şehir hastanemizi hizmete açtık. 'İsraf' denilen, 'Ne gerek var' denilerek engellenmeye çalışılan bu modern sağlık üsleri, her iki süreçte de gerçekten kritik roller üstlendiler. Hastanelerimizden hizmet alan hasta yükümüzün dörtte birini şimdiden şehir hastanelerimiz yüklenmiş durumdadır." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her büyük şehri bir şehir hastanesiyle buluşturmayı hedeflediklerini dile getirerek, "Halihazırda 14 şehir hastanemizin inşaatı devam ediyor. Planlama aşamasında da 3 şehir hastanemiz var. İnşallah bunları da peyderpey tamamlayarak hizmete sunacağız." diye konuştu.
"Ülkemizi en etkin sağlık hizmetlerinin sunulduğu bir ülke konumuna getirdik"
Göreve geldiklerinde diğer altyapılar gibi sağlık sisteminin de aksadığı bir Türkiye olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ekonomik imkanı olmayan doğru düzgün sağlık hizmeti alamıyor, insanlar cenazelerini teslim almak için senet imzalamak zorunda bırakılıyordu. Öyle ki hastaneler, şifa dağıtan bir sağlık yuvası olmaktan ziyade vatandaşın 'Allah düşürmesin.' dediği bir eziyet çarkına dönüşmüştü. Sağlık alanında Türkiye'ye ve Türk milletine yakışmayan bu tabloya son verdik. Ülkemizi, dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemiyle en etkin sağlık hizmetlerinin sunulduğu bir ülke konumuna getirdik. İnsanımızın sosyal ve ekonomik statüsünden bağımsız olarak en iyi sağlık hizmetini alabilmesi için gereken her türlü adımı attık. Çok farklı hayallerle Avrupa ve Amerika'ya giden kimi vatandaşlarımızın bu ülkelerde özellikle sağlık alanında yaşadıkları düş kırıklığı herkesin malumudur. "
"Öyle bir seviyeye ulaştık ki artık bizim hastalarımız dışarıya gitmiyor"
"Sağlık altyapısında dünyada Türkiye'nin eline su dökecek ülke olmadığını bugün hemen herkes kabul ediyor." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hatta öyle bir seviyeye ulaştık ki artık bizim hastalarımız dışarıya gitmiyor, Avrupa'sından Amerika'sına, dünyanın onlarca farklı ülkesinden insanlar artık şifalarını Türkiye'de arıyor, Türkiye'deki hastanelerde arıyor. Kendi vatandaşlarımızla birlikte her yıl yüzbinlerce insan sağlığını sizlere, gurur kaynağımız olan Türk hekimlerine emanet ediyor. Türkiye'nin sağlık turizminden aldığı payın giderek arttığını görüyor, bundan da ülkemiz adına memnuniyet duyuyoruz. Sağlık turizminde geçen seneyi 1,2 milyon başvuruyla kapattık. Bu yılın ilk iki ayında başvuru sayısı ise 225 bini aştı. Şehir hastanelerimize yenilerinin eklenmesiyle inşallah sağlık turizminde çok daha iyi yerlere geleceğimize inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin sağlık altyapısını güçlendirirken sağlık çalışanlarını da ihmal etmediklerine vurgu yaparak şunları kaydetti:
"Sistemin asli unsurunun doktoru, hemşiresi, bakıcısı, teknisyeniyle sağlık personelleri olduğunu asla unutmadık. Bu anlayışla özlük haklarından çalışma şartlarına kadar her alanda sağlık kadromuza destek verdik, sahip çıktık. Sağlıkta Beyaz Reform adını verdiğimiz bir dizi değişimle fiili hizmet zammı ve mali haklar konusunda iyileştirmeler yaptık. Döner sermayeden kesilen sabit ödemeleri merkezi bütçeye aktardık, ek ödemede iyileştirmelere gittik. Sağlık çalışanlarımızın 3 bin 600 ek göstergeden faydalanmasını sağladık. Tıp ile diş hekimliği son sınıf öğrencilerine asgari ücret düzeyinde ödemeyi başlatarak, emeklerinin karşılığını alabilmelerini sağladık. Mesleki Sorumluluk Kurulu marifetiyle hastaların ve sağlık çalışanlarının haklarını korumayı hedefledik."
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti, kasten öldürme, silah kaçakçılığı ve işkence suçlarında olduğu gibi katalog suçlar kapsamına aldıklarını anımsatan Erdoğan, "Bütün bunlara rağmen sınırlı da olsa zaman zaman şiddet haberlerine rastlıyoruz. Şifa vermek için görev yapan sağlık çalışanlarımıza saldırılmasına, hakaret edilmesine, şiddet uygulanmasına müsamahamız yoktur ve olamaz. Sizlerin görevlerinizi huzur ve güven içinde yerine getirebilmeniz amacıyla elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iftara katılımlarından ötürü sağlık çalışanlarına teşekkür ederek, ramazan aylarını ve 14 Mart Tıp Bayramlarını tebrik etti.
Programın açılış konuşmasını yapan Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca şunları söyledi
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Şu an uzman hekim sayımız Sağlık Bakanlığı hastanelerimizde 51 bin. Yapılan düzenleme sonucunda 4 yıl sonra 51 bin uzman hekim daha kadromuza katılacak. Uzman hekim sayısı 2 katına çıkacak. 4 yıl sonra geleceğimiz nokta, ülkemizin gelecek 30 yıllık uzman hekim ihtiyacını karşılayacak." dedi.
14 Mart Tıp Bayramı kapsamında Sağlık Bakanlığınca Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen iftar programında konuşan Koca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hekimlerin yaşadığı zorlukları aşması için iradesiyle hep yanlarında olduğunu belirtti.
Koca, Tıp Bayramı için 14 Mart'ın seçilmesinin 105 yıl önceki bir "hekim vatanseverliği" örneğine dayandığını söyleyerek, "14 Mart 1919'da tıp öğrencileri, İstanbul'daki işgal kuvvetlerine karşı hürriyet bayrağı açmışlardı. 14 Mart hem modern tıp eğitiminin bizdeki başlangıcını hem de tıbbiyelilerin vatan ve hürriyet aşkını esas alır." diye konuştu.
"14 Mart, ülkemizde tıbbın bugününe ve geleceğine tutulmuş alkıştır"
Kendileri için özel bir gün olan bu günün arka planında "vatan" ve "modernlik" kavramlarının bulunduğuna işaret eden Koca, "Modernleşme sürecinde ülke olarak çeşitli sancılar yaşadık. Hekimlik alanı modernleşmesini en hızlı tamamlayan alanlar arasındaydı. Bu durumu, bugünün kıvanç verici gerçeğiyle bir arada düşünmeliyiz. Tıp bilimi ve hekimlikte bugün dünya ölçeğinde bir yetkinliğimiz var. 14 Mart bunların da kutlandığı bayramdır. 14 Mart, ülkemizde tıbbın bugününe ve geleceğine tutulmuş alkıştır. Hocalarımızı, hekimlerimizi tebrik ediyorum." ifadelerini kullandı.
Bakan Koca, hekimin hastaya şifa, devletine gurur veren kişi olduğunu dile getirdi.
Toplum ve insan için böylesine kıymetli, kıymetinden ötürü hakkıyla ayrıcalıklı bir mesleğin mensuplarına karşı devletin de değerbilir olacağına vurgu yapan Koca, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iradesi ve mutlak destekleriyle gerçekleşen "Beyaz Reform"un tamamen bu yaklaşımın sonucu olduğunun altını çizdi.
Koca, bu yıl bayramı pek çok sorunu çözmüş olarak kutladıklarını belirterek şöyle devam etti:
"Pek çok sorun çözülmekle kalmadı, soruna dönüş yolu da kapandı. Malpraktis davalarına karşı, dünyada bir örneği olmayacak şekilde hekim, yasanın güvencesi altındadır. İradeleri için Cumhurbaşkanı'mıza teşekkür ediyorum. Sağlıkta şiddete karşı alınan yasal, kati önlemler ve diğer çözüm bileşenleri için Sayın Cumhurbaşkanı'mıza ayrıca teşekkür ediyorum. Sağlıkta şiddeti terörle eş tutarak, en yüksek hassasiyeti gösterdiler. Özlük haklarında önemli iyileştirmeler yapıldı. Birçok sebebe bağlı olan yurt dışına gidişler artık çok az. Öte yandan, 10 binin üzerinde hekim 'Beyaz Reform'la özel sektörden kamuya döndü."
Tıpta uzmanlık sınavında yapılan düzenleme ile uzmanlık kontenjanlarına yüzde 100 yerleşme sağlandığını aktaran Koca, "Şu an uzman hekim sayımız Sağlık Bakanlığı hastanelerimizde 51 bin. Yapılan düzenleme sonucunda 4 yıl sonra 51 bin uzman hekim daha kadromuza katılacak. Uzman hekim sayısı 2 katına çıkacak. 4 yıl sonra geleceğimiz nokta, ülkemizin gelecek 30 yıllık uzman hekim ihtiyacını karşılayacak." dedi.
Yapılan düzenlemeyle yan dal uzmanlık tercihlerinin yüzde 100 dolulukla neticelendiğini dile getiren Koca, yan dal uzmanlıkları konusunda da geleceğin güvence altına alındığını, bunların Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Sağlıkta Türkiye Yüzyılı" vizyonunun eseri olduğunu kaydetti.
Sırada sağlık eğitiminde yapılacak reformların bulunduğunu anlatan Koca, hekimlerin her meselesini tüm milletin meselesi kabul eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, iradesiyle bu yolu çizdiğini söyledi.
Bakan Koca, son yılların en anlamlı Tıp Bayramı'nı kutladıklarını ve gelecek bayramların daha da güzel olması için kararlı olduğunu ifade etti.
Konuşmaların ardından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, modern tasarım hat levha, el yapımı kağıt üzerine akrilik ve yağlı boyla ile hazırlanan, Allah'ın isimlerinden "Ya Şafi" yazılı tabloyu Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hediye etti.
Programda daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İbni Sina Hizmet Ödülleri" kapsamında, "Cerrahi Tıp Bilimleri" kategorisinde Malatya İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Sezai Yılmaz'a, "Dahili Tıp Bilimleri" kategorisinde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Ümit Murat Şahiner'e, "Temel Tıp Bilimleri" kategorisinde Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Özcan Erel'e ödüllerini verdi.
"Vefa ve Fedakarlık" kategorisinde ise Nevşehir Devlet Hastanesi'nden Acil Tıp Uzmanı Uzm. Dr. Yusuf Yılmaztürk, Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Acil Tıp Uzmanı Uzm. Dr. Cihat Yel ile Hatay Hassa İlçe Sağlık Müdürü Doktor Yasemin Türk de ödüllerini Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elinden aldı.
© 2024 T.C. Sağlık Bakanlığı Tüm hakları saklıdır.