Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, Sağlık Bakanlığı Bilkent Yerleşkesi’nde, Koronavinüs Bilim Kurulu Toplantısı sonrasında düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulundu.
Yaptığı konuşmada, salgına karşı verilen mücadelenin ortak iyilik için verilen mücadele olduğunu belirten Koca, emek verenleri sağlık camiası adına kutladı ve günün sonunda iyiliğin kazanacağını belirtti.
Salgının insanlık için ciddiyetini koruduğuna işaret eden Koca, “Hastalığın gündemden düşmesi mevcut şartlarda mümkün görünmüyor. Hastalığın bütün hayatı yönetmesi de aynı şekilde insanlığın kabul edebileceği bir sonuç değil. Bütün dünya için makul ve ortak çözüm yolu günlük hayatı önlemlerle bir düzene kavuşturmaktır. Başarının yeni kıstası budur” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin 83 milyon nüfusuyla süreç içinde tüm dünyada takdir topladığını dile getiren Koca, “Tedavi başarımız, yüzde 2,57’ye kadar düşen ölüm oranımız, büyüklerimizi ve ilave kronik hastalığı olanları riskten korumamız, tedbirlere uyum kabiliyeti, dünyanın takdir nedenlerinden bazılarıdır” ifadesini kullandı.
“Ortaklara, yardımcılara ihtiyaçları var”
Salgın sürecinde, sağlık personelinin özverisinden pek çok kez bahsettiklerini, onların bu süreçte hayat kurtaran kahramanlar olarak görev aldıklarını aktaran Koca, “Aynı özveriyle devam etikleri görevlerinde şimdi ortaklara, yardımcılara ihtiyaçları var. Kovid-19 salgınına karşı bilinçli davranan, kurallara uyum gösteren herkes bugünün şartlarında hayat kurtaran kahramanlardan biridir. Bulaşmanın önünü keserek hayat kurtaran kahramanlar arasında yer almalıyız. Güvence altına alınacak hayatlardan biriyse kendi hayatımızdır” diye konuştu.
“Yanlış bilinen bazı noktalar var”
Virüsler ve tedbirler konusunda yanlış bilinen bazı noktalar bulunduğunu dile getiren Koca, “virüsün yayılma hızının azaldığı” düşüncesinin yanıltıcı, “virüsün hasta etme gücünün zayıfladığı” yönündeki düşüncenin bilimsel dayanaktan yoksun olduğunu vurguladı.
Maske ve mesafe kuralı konusunda da yanlış kanılar bulunduğuna işaret eden Koca, “Bu kurallar hem kendimizi hem karışımızdakini riskten korumamıza yarar. Virüsü eğer belirtisiz bir şekilde taşıyorsak bunu bilemeyiz. Kurallara uymadığımız için bize bulaşan virüsü haberimiz olmadan biz de başkalarına bulaştırırız. Özellikle büyüklerimizi tehlikeye atmış oluruz” değerlendirmesinde bulundu.
Maske mecburiyeti bulunan il sayısı 60’tan fazla
Maske mecburiyeti getirilen il sayısının 60’ın üzerinde olduğunu anımsatan Koca, uygulamanın düşünce olarak büyük destek bulduğunu, uyumunsa aynı düzeyde olmadığına değindi.
Maskelerin kullanım sürelerinin sınırlı olduğunu, günlük maskelerin ertesi gün koruyuculuk özelliklerini kaybettiğini ve tekrar kullanılmaması gerektiğini anlatan Koca, “Pek çok durumda ise tedbirlerden biri yeterli sayılmaktadır. Maskemizi takarak kazandığımız üstünlüğü mesafeden ödün vererek kaybetmemeliyiz” dedi.
Bir süredir Toplum Bilimleri Kurulu adını taşıyan ikinci bir bilim kurulunda çalışmalar yaptıklarını belirten Koca, kurulun salgınla mücadelede olumlu yöndeki veya risk içermesi muhtemel toplumsal eğilimleri anlamaya, mücadele gücünü artırmaya yönelik analizler yürüttüğünü, tedbirlere yeterli uyumun gösterilmediği sosyal grupların koşullarını değerlendirdiğini aktardı.
1 Mart’tan bu yana Türkiye’deki toplam vaka sayısının 199 bin 906 olduğunu, vakaların yüzde 53,74’ünün ise tüm şehirlerle irtibat halinde olan İstanbul’da tespit edildiğini aktaran Koca, "Son iki hafta içinde 5 ilimizin günlük vaka sayılarında dikkat çekici düzeyde artış olmuştur. Bu iller Ankara, Gaziantep, Bursa, Konya ve Diyarbakır’dır. Salgın boyunca nüfusa kıyasla toplam vaka sayılarının en düşük olduğu 5 il ise şunlardır; Gümüşhane, Tunceli, Kars, Burdur ve Bartın” şeklinde konuştu.
“Tehdidin karşısına tedbiri koyalım”
“Hareketlilik arttıkça daha fazla gencimizin taşıyıcı olduğu anlaşılıyor. Hastalığı hafif atlatmak bahane olamaz, virüsü bu yolla bir başka yakınına, annesine, babasına taşınmış oluyor” diyen Bakan Koca, şunları kaydetti:
Hayatı eve sığdırdığımız, büyüklerimizi korumaya aldığımız günlerin avantajlarını koruyamıyoruz. Bunun sorumluluğu altında tedbirlerimize sıkı sıkıya uymak zorundayız. İçimizi acıtan her kontrolsüz davranış bir yakınımızın, bir büyüğümüzün kaybına yol açacak kadar riskli olabilir. Bugüne kadar yaşananlardan sonuç çıkaralım, tehdidin karşısına tedbiri koyalım” dedi.