Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 2016 yılını değerlendirmek üzere Ankara’da bir basın toplantısı düzenledi. Akdağ, 2016 yılı sağlık alanında beklenti ve hedefler hakkında bilgi verdi.
Gazetecilerin sorularını cevaplayan Bakan Akdağ, bir gazetecinin, “Hastanelerin yatırım, donanım, cihaz ihtiyacı bunların hepsine yönelik alım garantili sistem önerilmişti. Burada hastanelerin donanımı açısından ne aşamadayız? İlaç ve aşı Türkiye’de alım garantili üretilmesi vardı bunlarda hangi aşamadayız?” soruları üzerine, “Bizim kendi alanımızdan elde edilen plazmayla bir takım kan ürünleri, kan ilaçları şu anda bahsettiğimiz projelerden en önde olanıdır. Sosyal Güvenlik Kurumu, Türk Kızılay'ının topladığı kanlardan elde edilen plazmayı ürün haline dönüştürecek. Bunun ihale ile ilgili aşamalarından önemli bir bölümünü tamamlamış durumdayız. Zannediyorum 2017’nin ilk 6 ayı içinde bu plazma işini halletmiş olacağız. Yılda aşağı yukarı 1,5 milyar Türk lirasına yakın bu ürünler dışarıdan ithal ediliyor. Bu ithal ürünleri böylece Türkiye'de üretmeye başlayacağız. Zaman içerisinde kendi plazmamızı yurt dışına göndererek ihaleyi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız Sosyal Güvenlik Kurumu yapacak, Sağlık Bakanlığı olarak biz teknik destek vereceğiz. Tomografi, MR, ultrason ve dijital önlemlerle alakalı, 2017 yılı içerisinde bu hususta da belli bir noktaya gelmeyi ümit ediyoruz” diye konuştu.
Terör saldırılarında yaralananların bilançosu
Bakan Akdağ, bir gazetecinin, “Son olarak Antep’te gerçekleştirilen terör saldırısında yaralanan polisimizin son durumu ve son saldırılardaki bilanço nedir? Grip bir salgın olarak görülebilir mi bundan sonraki aşamada, ne gibi tedbirler alıyorsunuz?” soruları üzerine ise, “Terör olayları sebebiyle hastanelerimizde şu anda 71 yaralımızın tedavisi devam etmektedir. Bunlardan 8’inin hayati tehlikesi var diyebiliriz. Gaziantep'teki yaralımızın, polis memurumuzun durumu iyi Allah’a şükür. Sanıldığının aksine nezle ya da gribi yapan soğuk değil, virüslerdir. Yapacağımız iki ana tedbir var: Birincisi ellerimizin temizliğine her zamankinden daha fazla özen göstermeliyiz. Nezle ve grip sadece solunum yoluyla bulaşmaz. Ellerimizi iyice sabunlayarak yıkamak aslında sağlımızı korumanın en kestirme yollarından birisi. Grip aşıyla korunabildiğimiz bir hastalıktır, belli yaşın üstünde olanlarda, şeker hastalığı gibi hastalığı olanlarda grip aşısının yapılmasını önemsiyoruz ve ücretsiz olarak da yapıyoruz ama sağlıklı erişkinlerin grip aşısı yaptırması gerekmez. Çünkü her yıl grip mikropları elbiselerini değiştiriyorlar. Grip nezleden daha ağırdır, yüksek ateş ve biraz daha yatağa bağlar. Ne nezle de ne de gripte antibiyotik kullanmak gerekmez” ifadelerini kullandı.
“Grip nedeniyle çok fazla hastanelere gidildiği ve domuz gribinin mutasyona uğramış olabileceği söyleniyor, doğru mudur değil midir? " sorusu üzerine de Bakan Akdağ, “Şu anda Epidemi dediğimiz yaygın gribe yol açan, risk taşıyan bir virüs dünyada yok Türkiye'de de yok onun için hiç kimse bu hususta endişe etmesin” cevabını verdi.
Suriyeli hekimlerin istihdamı
Bakan Akdağ, bir gazetecinin, “Hekimlerin çalışma koşulları ile ilgili 2017’de bir iyileştirme olacak mı? Suriyeli hekimlerin istihdamı ile ilgili öngörülen bir çalışma var mı? MHRS randevu aralıklarının çok kısa olması ile ilgili de hekimler ve hastaların problem yaşadığını duyuyoruz bu konuda bir iyileştirme olacak mı?” sorularına ise, “Hekimlerin çalışma şartlarını düzeltmek sağlıkta dönüşüm programının ikinci faz programında en önemli hedeflerden birisi. Aslında özellikle emeklilik maaşlarının arttırılması, yıpranma payı verilmesi hususunda ekonomi yönetimi ile bir mutabakata varmıştık. Fakat 2016-2017 ekonomi yönetimini dikkate alarak bu hususta onlar biraz ağırdan almaya çalışıyorlar biz de bastırıyoruz. Suriyeli hekimler evet çalışacaklar onlarla ilgili eğitim çalışmaları ve lisanlama çalışmalarını yürütüyoruz, birkaç ay içinde bitiririz. Özellikle Göçmen Sağlığı Merkezlerinde çalışacaklar var. Bunların birçoğunun diplomalarıyla ilgili kayıt sıkıntıları var. Suriyeli göçmen kardeşlerimize hizmet vermeleri açısından onlara yeni bir lisanslama hattı açtık ama kısıtlı bir lisanslama hattı.
Merkezi Randevu Sistemi’nde şu anda asgari randevu verme süresi 10 dakikadır. Bunu bizim yazılım sistemimizdeki küçük bir problemden dolayı birkaç yüz bin kişiye verilir 5-10 dakika aralıklarla. Prensibimiz çok açık 10 dakikayı bile aslında yeterli görmüyoruz ama Türkiye’deki doktor sayısı itibariyle asgari zaman 10 dakika olarak ölçebiliriz. 5 dakika dediğim gibi biz bir günde 650 bin kişiye randevu veriyoruz yerine göre 400 bin kişiye randevu veriyoruz. 10 dakikayı 15 dakikaya çıkarabilir miyiz? Neden olmasın zaten doktor sayımız arttıkça zaten yapacağız” değerlendirmesinde bulundu.
Gereksiz antibiyotik kullanımı
Bakan Akdağ, antibiyotik kullanımı ve sezaryen doğumu konuları ile ilgili de Bakan Akdağ, şunları kaydetti:
“Antibiyotik kullanımı, Avrupa’da reçetelerin yüzde 15’inde filan var bizde yüzde 30’unda var. Şu anda bütün aile ve çocuk hekimlerimize kısa süreli bir kurs yapıyoruz ve bunu bir haftaya kadar bitireceğiz. Tamamen pratiğe yönelik bir kurs. Özellikle virüslere bağlı üst solunum yolu enfeksiyonu dediğimiz nezle, gripte ve diğerleri. Birkaç hafta sonra da bir medya kampanyası başlatacağız antibiyotiği özellikle üst solunum enfeksiyonlarında gereksiz kullanmayalım bir de doktorumuzu zorlamayalım. Şimdi bir taraftan farkındalık kampanyası ile bunu değiştirmeye çalışıyoruz. Bu programlarla biz bu sene çok büyük mesafe aldık.”
Erzurum ve çevre illere hizmet veren sağlık kompleksi
2017 yılında vatandaşların sağlığı için kritik adımlar atılacağını belirten Bakan Akdağ, “Bu projeyle Erzurum, bir taraftan bölgeye hizmet veren sağlık kompleksine sahip olacak, öbür taraftan da sağlık turizminin geliştiği çevre illerden gelen insanlarında hizmet alabileceği bir bölge olarak gelişecek” diye konuştu.
"Sağlıkta Dönüşüm Programlarının ikinci fazına başlıyoruz”
Bakan Akdağ, konuyla ilgili şunları söyledi: "Sağlıkta dönüşüm programının ikinci fazına başlıyoruz. Bunun çalışmalarını son 3 aydır çok yoğun biçimde yürütüyoruz. Sahada bütün şehirlerimizi örnek olarak temsil edilebilecek şehirlerde ciddi bir çalışma yaptık.